79/NÂZİÂT-16: Rabbi ona kutsal vadi Tuva’da nida etmişti (seslenmişti).
79/NÂZİÂT-18: Ve de ona de ki: “Sen tezkiye olmak (nefsini temizlemek) ister misin?”
79/NÂZİÂT-19: Ve: “Seni Rabbine ulaştırayım (hidayete erdireyim).” de. Böylece huşû sahibi ol.
79/NÂZİÂT-21: Fakat o (firavun) yalanladı ve isyan etti (asi oldu).
79/NÂZİÂT-23: Hemen (kavmini) topladı, sonra da (onlara) nida etti (seslendi).
79/NÂZİÂT-24: Sonra da (firavun) dedi ki: “Ben sizin çok yüce Rabbinizim.”
79/NÂZİÂT-25: Bunun üzerine Allah, onu dünya ve ahiret azabıyla ahzetti (yakalayıp helâk etti).
79/NÂZİÂT-26: Muhakkak ki bunda, korkan kimse için elbette ibret vardır.
79/NÂZİÂT-27: Yaratma bakımından siz mi yoksa bina ettiği sema mı daha kuvvetli? (Sizi yaratmak mı yoksa bina ettiği semayı mı yaratmak daha zor?)
79/NÂZİÂT-28: Onun (semanın) tavanını yükseltti (yüksekliğini artırdı). Sonra da onu sevva etti (dizayn edip düzenledi).
79/NÂZİÂT-29: Ve onun gecesini kararttı ve onun duhasını (aydınlığını ortaya) çıkardı.
79/NÂZİÂT-31: Ondan (yerden), onun suyunu ve merasını (yeşilliğini, otlağını) çıkardı.
79/NÂZİÂT-32: Ve dağlar, ona (yeryüzüne), onları muhkem (sağlam) olarak yerleştirdi.
79/NÂZİÂT-33: Sizin ve hayvanlarınız için meta olarak (faydalanmanız için).
79/NÂZİÂT-34: Fakat o büyük (dayanılmaz) musîbet (kıyâmet vakti) geldiği zaman.
79/NÂZİÂT-35: O gün insan ne için çalıştığını (ne yaptığını) tezekkür eder (düşünür).
79/NÂZİÂT-36: Ve alevli ateş (cehennem), onu görecek olan kimseye açıkça gösterilmiştir.
79/NÂZİÂT-37: Fakat, artık kim taşkınlık etmiş (haddi aşmış) ise.
79/NÂZİÂT-39: O taktirde, muhakkak ki alevli ateş (cehennem), o, barınacak yerdir.
79/NÂZİÂT-40: Ve fakat, kim Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini heveslerinden nehyetmiş ise (heveslerine uymamışsa).
79/NÂZİÂT-41: O taktirde, muhakkak ki cennet, o, barınacak yerdir.
79/NÂZİÂT-42: Sana o saatten (kıyâmetten) soruyorlar: “Onun vukuu ne zaman?”
79/NÂZİÂT-43: Sende onun zikrinden (başka) ne var (onun beyanından başka bir bilgin yoktur).
79/NÂZİÂT-45: Sen sadece, O’na huşû duyan, O’ndan korkanlar için bir uyarıcısın.
79/NÂZİÂT-46: Sanki onlar, onu (kıyâmeti) görecekleri gün, sanki bir akşam veya kuşluk vaktinden başka (zamanları) kalmamış gibi olurlar.