69/HÂKKA-35: Artık o gün, onun burada yakın bir dostu yoktur.
69/HÂKKA-40: Muhakkak ki o, gerçekten Kerim Resûl’ün sözüdür.
69/HÂKKA-41: O bir şairin sözü değildir. Ne kadar az îmân ediyorsunuz?
69/HÂKKA-42: Ve bir kâhinin de sözü değildir. Ne kadar az tezekkür ediyorsunuz.
69/HÂKKA-44: Ve eğer, bazı sözleri Bize karşı uydurmuş olsaydı.
69/HÂKKA-45: Elbette onu sağından tutup alırdık (yakalardık).
69/HÂKKA-47: Ayrıca sizden hiçbiriniz ondan men edici olamaz (buna mani olamaz).
69/HÂKKA-48: Ve muhakkak ki O (Kur’ân), gerçekten muttakiler (takva sahipleri) için bir öğüttür.
69/HÂKKA-49: Ve muhakkak ki Biz, sizden (içinizde) tekzip edenler olduğunu (yalanlayanları) elbette biliyoruz.
69/HÂKKA-50: Ve muhakkak ki O (Kur’ân), kâfirlere elbette hasrettir.
69/HÂKKA-51: Ve muhakkak ki; O (Kur’ân), gerçekten Hakk’ul yakîn’dir (kesin olarak Hakk’ı bilmektir).
70/MEÂRİC-1: Talep sahibi birisi, vuku bulacak vakayı (azabı) istedi.
70/MEÂRİC-2: Kâfirler için, onu geri çevirecek kimse yoktur.
70/MEÂRİC-3: (O azap), mearic (yüksekliklerin, yüksek derecelerin) sahibi Allah tarafındandır.
70/MEÂRİC-4: Melekler ve ruh, O’na, süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir.
70/MEÂRİC-6: Muhakkak ki onlar, onu (kâfirler için vuku bulacak azabı), uzak (bir ihtimal) olarak görüyorlar.
70/MEÂRİC-8: O gün (azap günü) gökyüzü, erimiş maden gibi olacak.
70/MEÂRİC-9: Ve dağlar (atılmış) rengârenk yün parçaları gibi olacak.