56/VÂKIA-17: Onların etrafında halidun olan (ölümsüz) gençler dolaşır.
56/VÂKIA-18: Akan pınarlardan doldurulmuş kâseler, ibrikler ve billur kadehler ile.
56/VÂKIA-19: Ondan (o şaraptan) başları ağrımaz ve sarhoş olmazlar.
56/VÂKIA-21: Ve canlarının çektiği kuş etlerinden (sunulur).
56/VÂKIA-25: Orada boş bir söz işitmezler ve günaha girmezler.
56/VÂKIA-27: Ashabı yemin [yemin sahipleri, amel defterleri (hayat filmleri) sağından verilenler], (ama) ne ashabı yemin!
56/VÂKIA-28: (Ashabı yemin), dikensiz sedir ağaçları arasında.
56/VÂKIA-29: Ve meyveleri kat kat dizili muz ağaçları (arasında).
56/VÂKIA-34: Ve yüksetilmiş döşeklerdedirler (tahtlardadırlar).
56/VÂKIA-35: Muhakkak ki Biz, onları yeni bir inşa (yaratılış) ile inşa ettik (yarattık).
56/VÂKIA-38: Ashabı yemin [yemin sahipleri, amel defterleri (hayat filmleri) önünden ve sağından verilenler] için.
56/VÂKIA-41: Ve ashabuş şimal [şeamet (kötülük), meşeme sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) sollarından verilenler, cehennemlikler], (ama) ne ashabuş şimal!
56/VÂKIA-42: (Ashabuş şimal), semum (iliklere işleyen bir sıcaklık) ve hamim (kaynar su) içindedir.
56/VÂKIA-45: Muhakkak ki onlar, daha önce mutrafi idiler (varlık içinde zevklerine dalmışlardı).
56/VÂKIA-47: Ve şöyle diyorlardı: “Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Biz gerçekten, mutlaka beas mı edileceğiz (yeniden mi diriltileceğiz)?”
56/VÂKIA-48: Ve evvelki (bizden önce ölen) babalarımız (atalarımız) da mı?
56/VÂKIA-49: De ki: “Muhakkak ki evvelkiler ve sonrakiler de (diriltilecek).”
56/VÂKIA-50: Malûm (bilinen) günün, belirlenmiş bir vaktinde mutlaka toplanılmış olacaklardır.