37/SÂFFÂT-157: Eğer siz sadıklardansanız, o taktirde kitabınızı getirin.
37/SÂFFÂT-158: Ve Allah ile cinler arasında neseb (soybağı) kıldılar (uydurdular). Ve andolsun ki cinler, (cehennemde) mutlaka hazır bulundurulacaklarını biliyorlardı.
37/SÂFFÂT-159: Allah, onların vasıflandırmalarından (zanlarından) Sübhan’dır (münezzehtir).
37/SÂFFÂT-162: Onun (Allah’ın) aleyhinde, kimseyi fitneye düşürecek değilsiniz (düşüremezsiniz).
37/SÂFFÂT-164: Ve bizden (hiç) kimse yoktur ki, onun bilinen bir makamı olmasın.
37/SÂFFÂT-165: Ve muhakkak ki biz, mutlaka (Allah’ın huzurunda) saf saf duranlarız.
37/SÂFFÂT-166: Ve muhakkak ki biz, mutlaka (Allah’ı) tesbih edenleriz.
37/SÂFFÂT-168: Keşke bizim yanımızda (elimizde) evvelkilere verilenlerden bir zikir (bir kitap) olsaydı.
37/SÂFFÂT-169: (O zaman) mutlaka biz, Allah’ın muhlis kullarından olurduk.
37/SÂFFÂT-170: Buna rağmen O’nu (Zikri: Kur’ân-ı Kerim’i) inkâr ettiler. Fakat yakında bilecekler.
37/SÂFFÂT-171: Ve andolsun ki gönderilen kullarımız için Bizim (daha önce) bir sözümüz geçti (onlara söz vermiştik).
37/SÂFFÂT-173: Ve muhakkak ki gâlip gelecek olanlar, mutlaka Bizim ordularımızdır.
37/SÂFFÂT-177: Onların sahasına (bulundukları yere) (azap) indiği zaman, işte (o gün) uyarılanların sabahı (ne kadar) kötü oldu (olacak).
37/SÂFFÂT-180: Senin izzet sahibi Rabbin onların vasıflandırmalarından (zanlarından) Sübhan’dır (münezzehtir).