37/SÂFFÂT-52: "Sen gerçekten (tekrar dirilmeyi) tasdik edenlerden misin?" dedi.
37/SÂFFÂT-53: Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Gerçekten biz mutlaka cezalandırılacak olanlar mıyız?
37/SÂFFÂT-54: "Siz muttali olanlar mısınız (onun halini yakînen bilenler misiniz)?" dedi.
37/SÂFFÂT-55: O zaman (onun haline) muttali oldu. Ve böylece onu ateşin ortasında gördü.
37/SÂFFÂT-56: "Allah’a yemin olsun ki, sen az daha beni de gerçekten helâk edecektin?" dedi.
37/SÂFFÂT-57: Ve eğer Rabbimin ni’meti olmasaydı, mutlaka ben de (cehennemde yanmak üzere) hazır bulundurulanlardan olurdum.
37/SÂFFÂT-58: Artık biz (bir daha) ölecek değiliz, öyle değil mi?
37/SÂFFÂT-59: Bizim ilk ölümümüz hariç. Ve biz azap görecek olanlar (da) değiliz.
37/SÂFFÂT-60: Muhakkak ki bu gerçekten fevzül azîmdir (en büyük kurtuluştur).
37/SÂFFÂT-61: Artık amel edenler, bunun (fevzül azîm hedefine ulaşmak) için çalışsınlar.
37/SÂFFÂT-62: Nüzul (Allah’tan indirilen karşılık) olarak bu mu yoksa zakkum ağacı mı daha hayırlı?
37/SÂFFÂT-63: Muhakkak ki Biz, onu (zakkum ağacını) zalimler için fitne (imtihan) kıldık.
37/SÂFFÂT-64: Muhakkak ki o (zakkum ağacı), cahîmin (cehennemin) dibinde çıkan bir ağaçtır.
37/SÂFFÂT-66: Muhakkak ki onlar, mutlaka ondan (zakkum ağacından) yiyecek, böylece onunla karınlarını dolduracak (doyuracak) olanlardır.
37/SÂFFÂT-67: Sonra da muhakkak ki onlar için onun üstüne, mutlaka hamim (kaynar su) karıştırılmış (içecek) vardır.
37/SÂFFÂT-68: Sonra muhakkak ki onların mercileri (dönüşleri), kesinlikle cehennemedir.
37/SÂFFÂT-69: Muhakkak ki onlar, babalarını (atalarını) dalâlette buldular.
37/SÂFFÂT-70: Onlar, onların (babalarının) izleri üzerinde koşuyorlar(dı).
37/SÂFFÂT-71: Andolsun ki, onlardan önce, evvelkilerin çoğu (da) dalâlette idiler.
37/SÂFFÂT-72: Ve andolsun ki, onlara nezirler (uyarıcılar) gönderdik.
37/SÂFFÂT-75: Ve andolsun ki Nuh (A.S), Bize nida etti. İşte duasına icabet edilenler gerçekten ne güzel (ne güzel bir durumdadırlar).
37/SÂFFÂT-76: Ve O’nu (Hz. Nuh’u) ve O’nun ailesini kerbil azîmden (büyük üzüntüden) kurtardık.