30/RÛM-51: Ve eğer Biz, rüzgârı göndersek, böylece onu (ekinleri) sararmış görseler (bile) bundan sonra mutlaka inkâra devam ederler.
30/RÛM-52: Öyleyse muhakkak ki sen ölülere duyuramazsın, arkalarına dönüp gittikleri zaman sağırlara da daveti duyuramazsın.
30/RÛM-53: Ve sen, körleri dalâletlerinden kurtarıp hidayete erdirecek değilsin. Sen ancak âyetlerimize îmân edenlere duyurursun. İşte onlar teslim olanlardır.
30/RÛM-54: O Allah ki, sizi güçsüz (zayıf) bir şeyden (nutfeden) yarattı. Sonra zayıflığın ardından (sizi) kuvvetli kıldı. Sonra (sizi), kuvvetin ardından zayıf ve ihtiyar kıldı. O (Allah), dilediğini yaratır. Ve O; Âlim’dir (en iyi bilen), Kaadir’dir (herşeye gücü yeten).
30/RÛM-55: Ve o saatin geldiği (kıyâmetin koptuğu) gün, mücrimler bir saatten fazla (mezarda) kalmadıklarına yemin ederler. İşte böyle döndürülüyorlardı (ölümden hayata döndürülüyorlardı).
30/RÛM-56: Ve ilim ve îmân verilenler: "Andolsun ki Allah’ın Kitabı’ndaki beas (yeniden diriliş) gününe kadar (mezarda) kaldınız." dediler. İşte bu beas (yeniden diriliş) günüdür. Lâkin siz bilmiyordunuz.
30/RÛM-57: O zaman izin günü (kıyâmet günü), zalimlere mazeretleri (özürleri) fayda vermeyecek. Ve onlardan (Allah’ı) razı etmeleri de istenmez.
30/RÛM-58: Ve andolsun ki, bu Kur’ân’da insanlar için bütün meselelerden örnekler verdik. Ve eğer onlara bir âyet getirsen, kâfirler mutlaka: "Siz sadece batılla uğraşan kimselersiniz." derler.
30/RÛM-59: Allah, bilmeyenlerin kalplerini işte böyle tabeder (mühürler).
30/RÛM-60: Öyleyse sabret, muhakkak ki Allah’ın vaadi haktır. Ve yakîn hasıl etmemiş olanlar (kesin bilgi sahibi olmayanlar), sakın seni hafifliğe sürüklemesinler.