11/HÛD-6: Ve yeryüzünde yürüyen bir canlı yoktur ki; onun rızkı, Allah’ın üzerine (Allah’a ait) olmasın. Ve onun karar kıldığı (kaldığı) yeri ve onun emanet (geçici) durduğu yeri bilir. Hepsi Kitab-ı Mübîn’dedir.
11/HÛD-7: “Hanginiz en güzel ameli yapacak?” diye sizi imtihan etmek için 6 günde (6 yevmde) semaları ve yeryüzünü yaratan O’dur. Ve O’nun arşı su üzerinde idi. Eğer sen: “Muhakkak ki siz, ölümden sonra beas edileceksiniz (diriltileceksiniz).” dersen, kâfir olan(inkâr eden, örten) kimseler mutlaka (şöyle) derler: “Bu ancak apaçık bir sihirdir.”
11/HÛD-8: Ve eğer bir ümmete azabı, (onlardan) belli bir süre ertelesek (tehir etsek), mutlaka: “Onu tutan (men eden) nedir?” derler. Onlara azap geldiği gün, onlardan uzaklaştırılacak değil. (Öyle) değil mi? Onunla alay etmiş oldukları şey, onları kuşattı (ihata etti).
11/HÛD-9: Ve insana tarafımızdan bir rahmet tattırsak, sonra onu ondan çekip alsak, muhakkak ki o, tamamen ümitsiz bir nankör (kâfir) olur.
11/HÛD-10: Ve eğer ona darlık isabet ettikten sonra, ona ni’met tattırırsak, mutlaka: “Kötülükler benden gitti.” der. Muhakkak ki o, şımarık bir övünen (böbürlenen)dir.
11/HÛD-11: Sabredenler ve salih amel (nefsi tezkiye edici amel) yapanlar hariç. İşte onlar için mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi) ve büyük ecir (mükâfat, bedel) vardır.
11/HÛD-12: Artık belki de sen, sana vahyolunanın bir kısmını terkedeceksin, onların: “Ona bir hazine indirilseydi veya onunla beraber bir melek gelseydi olmaz mıydı?” demeleri (üzerine) ve senin göğsünün (onunla) daralması sebebiyle. Sen ancak bir nezirsin (uyarıcısın) ve Allah, herşeye vekildir.